Çanakkale Savaşları ve Araştırma Tanıtma Topluğu (Çsatt) Biga Şubesi olarak faaliyetlerimize devam ediyorduk. Sıradaki etkinlik Tiyatro gösterimi yapacaktık. Oyunun ismi Son Kale ÇANAKKALE! idi. Gösterim tarihi 2 Nisan 2011 tarihiydi. Daha önce bir tecrübesi olsun veya olmasın herkes elini bir taşın altında sokmuştu. Tecrübesi olmayanlardan biride bendim. Şaşırdık mı? Tabi ki de hayır 😊 Ekibi oluşturmak için duyuruya çıktık. İstekli olanlar ve arkadaşlarımızın destekleriyle çalışmalara başladık.
Hep merak etmiştim. Oyuncular bu kadar uzun metinleri nasıl ezberliyorlar. Repliğini karıştırdığı an soğukkanlı olup nasıl doğaçlama yapıyor ve karşısındaki rol arkadaşı nasıl bocalamadan devam eder diye. Şimdi sıra bendeydi. İlk başlarda ezber konusunda sıkıntı yaşamıştım. Hatta kendimle dalga geçiyordum. Kız kardeşim Sevgi daha ana sınıfındayken okuma yazma bilmeden okul gösterisinde Komutan rolünde oynamıştı. Repliğini bizler ona okuyarak ezberletmiştik ve hiç unutmadan bütün cümleleri etkinlik günü söylemişti. Gerçekten büyüleyiciydi.
Herkesin rolleri oturmaya başlamıştı. Ben Yozgatlı Kınalı Hasan’ı canlandıracaktım. Çoğunuz Kınalı Hasan’ın hikayesini bilir. Bilmeyenler için kısaca özet geçeyim.
‘’Çanakkale Savaşında Yüzbaşı Sırrı Bey cepheye gelen askerler arasında dolaşırken Asker Hasan’ın saçının kınalı olmasını dikkatini çeker. Normalde sağ elinin üç parmağında ya da sağ ayağının parmaklarında kına görmeye alışıktı. Baştaki kınayı ilk kez görür. Kumandan sorar Hasan nedir bu diye. Hasan utandı ve üzülür. Kumandanım cepheye gelmeden Anam yaktı bu kınayı. Bende niye diye soramadım der. Kumandan da bir mektup yaz sor bakalım der. Hasan mektubu yollar. Aradan iki aya yakın zaman geçer. Yüzbaşı Sırrı Bey’in bölük karargahına birkaç mektup gelir. Yozgat’ın Sarıkaya ilçesinin Kara Yakuplar köyünden geliyor. Yüzbaşı zarfı açıp okumaya başlamış.
Yavrum, Hasanım, Kınalı Kuzum
Mektubun geldi, sanki dünyalar benim oldu. Köy kâtibi okudu, ben ağladım. Kumandanını pek sevmişsin, ne güzel! O senin babının yarısıdır. Sakın ola yavrum kumandanının emrinden çıkma, önünden aykırı geçme. Ateşe bas dese basasın yavrum. Kars’tan, Siirt’ten, Adana’dan, Uşak’tan arkadaşların olmuş. Birbirinizi çok sevip iyi geçinirmişsiniz. Elbette öylesi yakışır yavrum. Onlar senin dünya ahret hakiki kardeşlerindir. Sakın onları incitme yavrum. Sütümü sana helal etmem. Kumandanın saçındaki kınayı sormuş. Bunda bilmeyecek ne varmış ki yavrum? Bizim burada Allah için kurban seçilen koçların başını kına ile süslerler. Ben de dört kardeşin içerisinde en çok seni sevdiğim için seni vatan, millet ve Allah yolunda kurban olarak seçtim. O yüzden başını kınaladım.
Anan Hatçe
Sırrı Bey, iki gözü iki çeşme mektubu okur. Sonra posta erini çağırır.
Şu Yozgatlı Kınalı Hasan’ı bulun bakalım. Mektubunu ona ben okuyacağım, onun okuması yoktu.
Çok geçmez posta eri geri döner.
Kumandanım Hasan bir hafta önce Arıburnu’ndaki şiddetli muharebede Hakk’a yürümüş.
Sırrı Bey, orada gözyaşlarına hakim olamaz. Düşmanın onca güce rağmen Çanakkale’yi neden geçemediğini bir kez daha anlar…’’
Tiyatro çalışmalarına geri dönersek çok farklı mekanlarda çalışıyorduk. İlk Halk Eğitim binasının bodrum katında, sonra öğrenci arkadaşlarımızın evlerinde çalışıyorduk. Evlerde toplandık diye hatta binadaki bir kişi ismini vermek istemiyorum. Polise şikayet etmiş. Üniversiteli gençler toplanmış. Eylem hazırlıkları yapıyorlar vs. diye şikayet etmiş. Polis ekibi geldi. İfademizi almak için karakola götürmek istedi. Durumu özetledik. Elimizdeki çalışma kağıtlarını ve duyuru afişlerini vs. gösterdik ikna oldular. Bu durum böyle olmayacak dedik. Biga Belediyesi ile görüşmeye gittik ve bizlere Halk Eğitim Merkezinden bir sınıf verildi. Son haftaya doğru Biga Kültür Sarayında yer alan sahnede çalıştık. Kıyafetlerimiz için ÇSATT Merkez destek oldu. Dekorlar için kendi hazırlığımızı yaptık. Kimi zaman eğlendik güldük kimi zaman sahne günü yaklaştıkça gerginlik artıyordu ve birbirimizi kırdığımız zamanlar olmuştur. Bunlar gayet normal. Büyük gün gelince hepsi unutuluyor ve gülümsemeler başlıyordu. Sonrası ise hepsi güzel anılar arasına girecekti.
Büyük gün gelmişti. Bilet satışları fena değildi. Perde arkasında hazırlıklar yapıldı. Oyunun başlarında sahne almaya başlayıp oyun sonuna kadar devam edecektim. Aşırı heyecanlıydım. Tekrarlar yapıyordum. Karıştırmaya başlıyordum. Kendime kızıyordum. Sakinleştirmeye çalıştım kendimi ve arkadaşlarda destek oldu derken sahneye çıkma vakti geldi. Perdeden geçtim. Öncesinde seyircilere fazla bakma ilk başta yoksa heyecan yaparsın demişlerdi ama bende merak var illa bakacağım. Perde arkasındayken dışarıdan içeriye gelenlere soruyorum nasıl kalabalık durumu diye. Ehh işte diyorlardı fena değil diye. Adımımı attım ve bir baktım ki sahnenin yarısından fazlası dolu. Heyecan yine başladı hissediyorum derken farkında olmadan oyun akıp gitti.
Başıma Kına yakma zamanı gelmişti. Bunun için Anam rolündeki rol arkadaşım Semra KAYA saçıma tasın içinde yer alan çamuru yedire yedire sürüyordu. Tabi herkes kına sanıyor 😊 Daha sonra sahne arkasında saçlarımdan bi türlü çamur çıkmıyor. Vakit dar olduğundan ıslak mendille kabası alınıp Sprey Boya ile saçlarım Kırmızıya boyanıyor. Boyanırken ne fark edilsin. Boya simli alınmış. Kimse fark etmemiş. Artık dönüş yok mecburen devam. Boyama işlemi bitti ve sahneye çıktı. Yakından izleyenler sahnedeki ışıklarla simi sanırım fark etmiştir. Yakın dostlarım Kınalı Hasan oldu Simli Hasan diye daha sonrası dalga geçtiler.
İlerleyen sürelerde bomba sesleri yankılanırken perde arkasında ki dekor farkında olmadan düşüyor ve daha çok bomba sesi etkisi oluyordu. Ama dekorların sahne arkasında yıkıldığından izleyenlerin haberi yoktu. Dar alanda ve dar vakitte çok güzel bir oyunu tamamlıyorduk. Son sahnede Şehit olmuş Askerlerimizi Mehmetçiği canlandırırken başta ben olmak üzere birçok oyuncu arkadaşım ve izleyiciler göz yaşlarına boğulmuştu. Asker çocuğu olduğum için sanırım bu konulara daha hassas oluyorum.
Ayakta alkışlanmak harika bir duyguydu. Gururla, mutlulukla seyircileri selamlıyorduk. Harika bir geceyi daha geride bırakıyorduk. Katkısı olan tüm arkadaşlara sonsuz teşekkür ederim.